Yüzyıllar boyunca astronomlar güneş sisteminin kökeni saydıkları kuyruklu yıldızları gökyüzünde izliyor ve onlar hakkında ipuçları bulup gizemlerini çözmeye çalışıyor. Kuyruklu yıldızlar hızlı ve parlak olduklarından büyüleyici bir görünüşleri var. Kuyruklu yıldızlar Güneş‘in yerçekimine kapılıp uzayın derinliklerinden kopup gelirler, gaz ve toz saçarak bazı sırlarını açığa vururlar.
Hermann Böhnhardt, Kıdemli Araştırmacı Bilimadamı, Max Planck Güneş Sistemi Araştırma Enstitüsü:
“Kuyruklu yıldızlar kaya ve buz parçalarından oluşur, kabaca Mont Blanc dağı gibi yani Alp’lerin en büyük dağları kadar büyük dev kütlelerdir.”
“Kuyruklu yıldızlar kaya ve buz parçalarından oluşur, kabaca Mont Blanc dağı gibi yani Alp’lerin en büyük dağları kadar büyük dev kütlelerdir.”
Gerhard Schwehm, Kuyruklu yıldız uzmanı, Avrupa Uzay Ajansı:
“Kuyruklu yıldızları araştırmamızın en önemli ve büyüleyici sebebi ‘yeryüzünde yaşamın oluşmasında rolleri olmuş mudur?’ sorusudur.”
“Kuyruklu yıldızları araştırmamızın en önemli ve büyüleyici sebebi ‘yeryüzünde yaşamın oluşmasında rolleri olmuş mudur?’ sorusudur.”
Plüton’un ötesinde bir trilyon civarında kuyruklu yıldız olduğu sanılıyor. Aynı değiller ancak hepsi de buz tutmuş su, donmuş gazlar ve toz benzeri maddelerden oluşmuş. Basit bir reçeteleri var.
Avrupa Uzay Ajansı Operasyonları Merkezi’nde Rosetta adı verilen uzay aracı vasıtası ile dünyanın en iddialı kuyruklu yıldız avı görevi yönetilecek. Bu görev, 2014 yılında bir kuyruklu yıldız yakalayıp, yörüngesinde uçup, yüzeyine Rosetta uzay aracını indirmek şeklinde özetlenebilir.
Gerhard Schwehm, Kuyruklu yıldız uzmanı, Avrupa Uzay Ajansı:
“Rosetta’nın bize göndereceği sonuçlar için bilim camiasında büyük umutlar var. Kuyruklu yıldızların, kayakta gördüğümüz şu kar tozları gibi birşey mi yoksa eksi yirmi derecede haftalardır yol kenarında kalan sert bir kar kütlesi gibi bir şey mi olduğu konusunda hiçbir fikrimiz yok.”
“Kuyruklu yıldızların nasıl işlediği hakkında bazı fikirlerimiz var ancak detayları bilmiyoruz, işte Rosetta bize burada yardımcı olacak. Kuyruklu yıldızın yüzeyinde sofistike araçlarla yapacağımız araştırmalar sayesinde, yıldızın moleküler yapısı, hangi elementlerden oluştuğu, izotropik oranlarını detaylı bir şekilde öğreneceğiz. Tüm bunlar kuyruklu yıldızın evrim tarihi hakkında bize birçok bilgi sağlayacak.”
“Rosetta’nın bize göndereceği sonuçlar için bilim camiasında büyük umutlar var. Kuyruklu yıldızların, kayakta gördüğümüz şu kar tozları gibi birşey mi yoksa eksi yirmi derecede haftalardır yol kenarında kalan sert bir kar kütlesi gibi bir şey mi olduğu konusunda hiçbir fikrimiz yok.”
“Kuyruklu yıldızların nasıl işlediği hakkında bazı fikirlerimiz var ancak detayları bilmiyoruz, işte Rosetta bize burada yardımcı olacak. Kuyruklu yıldızın yüzeyinde sofistike araçlarla yapacağımız araştırmalar sayesinde, yıldızın moleküler yapısı, hangi elementlerden oluştuğu, izotropik oranlarını detaylı bir şekilde öğreneceğiz. Tüm bunlar kuyruklu yıldızın evrim tarihi hakkında bize birçok bilgi sağlayacak.”
Bern Üniversitesi laboratuarında üretilen yapma kuyruklu yıldız dikkatle inceleniyor. Deneyler Rosetta ile bağlantılı gerçekleştiriliyor. Bilim adamları bu görevden elde edecekleri verilerle sonuçları daha iyi değerlendireceklerini düşünüyor.
Nicolas Thomas, Uygulamalı Fizik Profeörü, Bern Üniversitesi:
“Kuyruklu yıldızların güneş sisteminin oluşumu sonrası kalıntılar olduğu düşünülmektedir. Bu yüzden bunların 4.5 milyar yıl boyunca derin dondurucuda saklanmış, incelememizi bekleyen şeyler olduğunu düşünüyoruz.”
“Kuyruklu yıldızların güneş sisteminin oluşumu sonrası kalıntılar olduğu düşünülmektedir. Bu yüzden bunların 4.5 milyar yıl boyunca derin dondurucuda saklanmış, incelememizi bekleyen şeyler olduğunu düşünüyoruz.”
Yeraltında yapılan gözlemler genellikle daha ayrıntılı bilgiler sağlamasına karşın kuyruklu yıldız araştırmalarında, büyük buluşlar uzaya yollanan araçlar vasıtasıyla bulundu. Bunlardan en önemlisi ise 1986 yılında Avrupa Uzay Ajansı’nın Giotto uzay aracının görevi esnasında Halley kuyruklu yıldızının yakın çekim fotoğraflarını dünyaya göndermesiyle oldu. Fotoğraflar milyarlarca yıllık eski karanlık bir uzay çekirdeğini gün yüzüne çıkardı. Sonra 2006 yılında NASA’nın Stardust isimli uzay aracı bir kuyruklu yıldızdan toz örnekleri alarak dünyaya getirdi. Bu toz örnekleri içinde bilim adamları merak uyandıran çok ilginç birşey buldular.
Hermann Böhnhardt, Kıdemli Araştırmacı Bilimadamı, Max Planck Güneş Sistemi Araştırma Enstitüsü:
“Toz labaratuarlarda incelendi ve içinde çok ilginç moleküller bulundu. Ancak en ilginci ise glisin bulunmasıydı. Glisin dünyada yaşam DNA’sında bulunan bir amino asittir. Yani DNA’larımızda bulunan dört ana amino asitten bir tanesi”
“Toz labaratuarlarda incelendi ve içinde çok ilginç moleküller bulundu. Ancak en ilginci ise glisin bulunmasıydı. Glisin dünyada yaşam DNA’sında bulunan bir amino asittir. Yani DNA’larımızda bulunan dört ana amino asitten bir tanesi”
Kuyruklu yıldızın tozunda amino asit bulunması bilim adamlarını hayretler içinde bırakmış, ve bu akıllara yeni sorular da getirmişti.
Hermann Böhnhardt, Kıdemli Araştırmacı Bilimadamı, Max Planck Güneş Sistemi Araştırma Enstitüsü:
“Yeryüzünde yaşam, amino asitlerin sol elini kullanan dediğimiz belirli bir türünü kullanır. Doğada veya kimyada ilke olarak sol veya sağ elini kullananlar ortaya çıkabilir. Fakat yaşam sadece sol elini kullananlardan faydalanır. Bunun neden böyle oldıuğunu anlamak istiyoruz. Bu bilinmeyen bir şey ve kuyruklu yıldız içinde bulunan amino asitlerin sol mu yoksa sağ elli mi olduklarını bulursak ve bunlar sol elli ise Dünya’ya uzaydan getirilmiş en önemli hayat belirtisinin ipuçlarını ortaya çıkarmış oluruz.”
“Yeryüzünde yaşam, amino asitlerin sol elini kullanan dediğimiz belirli bir türünü kullanır. Doğada veya kimyada ilke olarak sol veya sağ elini kullananlar ortaya çıkabilir. Fakat yaşam sadece sol elini kullananlardan faydalanır. Bunun neden böyle oldıuğunu anlamak istiyoruz. Bu bilinmeyen bir şey ve kuyruklu yıldız içinde bulunan amino asitlerin sol mu yoksa sağ elli mi olduklarını bulursak ve bunlar sol elli ise Dünya’ya uzaydan getirilmiş en önemli hayat belirtisinin ipuçlarını ortaya çıkarmış oluruz.”
Gerhard Schwehm, Kuyruklu yıldız uzmanı, Avrupa Uzay Ajansı:
“Kuyruklu yıldızlarda hayat bulamaycağımız kesin, sadece hayatın evrimine yol gösterecek nesneleri bulabiliriz.”
“Kuyruklu yıldızlarda hayat bulamaycağımız kesin, sadece hayatın evrimine yol gösterecek nesneleri bulabiliriz.”
Rosetta sadece hayatın kökeni hakkında değil, aynı zamanda yeryüzüne su, kuyruklu yıldızlar tarafından mı getirildi gibi sorulara cevap vermeye de yardımcı olabilir.
Roger-Maurice Bonnet, Fahri Bilimadamı, Uluslararası Uzay Bilimleri Enstitüsü:
“Bir kuyruklu yıldıza yaklaşıp yüzeyine bir uzay aracı indirebilmek büyük bir devrim niteliğinde. Eğer herşey yolunda gider de kuyruklu yıldızların nasıl birşey olduklarını gün ışığına çıkarırsak bu aylarca sürecek büyeleyici bir gösteri olur.”
“Bir kuyruklu yıldıza yaklaşıp yüzeyine bir uzay aracı indirebilmek büyük bir devrim niteliğinde. Eğer herşey yolunda gider de kuyruklu yıldızların nasıl birşey olduklarını gün ışığına çıkarırsak bu aylarca sürecek büyeleyici bir gösteri olur.”
Görülen o ki önümüzdeki yıl uzayda gerçekleştirilecek kuyruklu yıldız avı büyük bir heyecan yaratacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder